Kadir Gecesi Namazı ve Duaları

Büyük İslâm İlmihâli’nde Kadir Gecesi namazı şöyle tarif edilmiştir:
“Kadir Gecesi namazı iki rekât kılındığı takdirde her rekâtta iki yüz âyet okunmalı (Amme-İnşikāk:237 âyet, Bürûc-Kadir:221 âyet), yüz rekâta kadar kılındığı zaman her rekâtında Fâtiha Sûresinden sonra “Kadir Sûresi” ile üç kere “İhlâs Sûresi” okunup iki rekâtta bir selam verilir.

اَللَّهُمَّ اِنَّكَ عَفُوٌّ تُحِبُّ الْعَفْوَ فَاعْفُ عَنِّى

‘Ey Allâh! Gerçekten sen çok affedicisin, affı seversin, öyleyse beni affet’ duası da tekrar edilmelidir.” (Ömer Nasûhî Bilmen Hoca Efendi. Büyük İslâm İlmihâli)

Kadir Gecesi namazı hakkında İbni Abbâs (Radıyallahu Anhuma) dan Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in şöyle buyurduğu rivayet olunmuştur:

“Her kim Kadir Gecesinde iki rekat kılar da her bir rekatında bir Fâtiha, yedi kere de İhlâs okursa, selam verdiğinde ise, yetmiş kere: اَســـــْتَغْفِرُ اللَّهَ وَاَتُــــوبُ اِلَيْــــهِderse, Allâh-u Te’âlâ kendisini ve anne babasını affetmedikçe yerinden kalkmaz. Allâh-u Te’âlâ cennete melekler gönderir de onlar onun için ağaçlar dikerler, köşkler yaparlar ve ırmaklar akıtırlar. Kendisi de bunların tümünü görmedikçe dünyadan çıkmaz.”

Âişe (Radıyallahu Anha) şöyle buyurmuştur: “Bir kere ben: ‘Yâ Rasûlâllâh! Kadir gecesine denk gelirsem, ne diyeyim?’ dediğimde:

اَللَّهُمَّ اِنَّكَ عَفُـــوٌّ تُحِبُّ الْعَفْوَ فَاعْفُ عَنِّى

“‘Ey Allâh! Gerçekten sen çok affedicisin, affı seversin, öyleyse beni affet.’ de” buyurdu”Âişe (Radıyallahu Anha) şöyle buyurmuştur: “Şayet ben Kadir Gecesinin hangi gece olduğunu bilseydim, onda Allâh-u Te’âlâ’dan ancak âfiyet isterdim.”

Bu rivayetten de anlaşıldığı üzere;Kadir Gecesinde en çok istenmesi gereken şey âfiyettir. Âfiyet ise dünya-âhiret, maddî ve manevî tüm belalardan kurtuluş demektir. Bu konuda birçok dua mevcutsa da, en üstünü, Rasûlüllâh (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)in sabah-akşam asla terk etmediği şu duadır:

اَللَّهُمَّ اِنِّى أَسْأَلُكَ الْعَافِيَةَ فِى الدُّنْياَ وَاْلآخِرَةِ. اَللَّهُمَّ اِنِّى أَسْأَلُكَ الْعَفْوَ وَالْعَافِيَةَ فِى دِينِى وَدُنْيَايَ وَاَهْلِى وَمَالِى. اَللَّهُمَّ اسْتُرْ عَوْرَاتِى وآمِنْ رَوْعَاتِى. اَللَّهُمَّ احْفَظْنِى مِنْ بَيْنِ يَدَيَّ وَمِنْ خَلْفِى وَعَنْ يَمِينِى وَعَنْ شِمَالِى وَمِنْ فَوْقِى. وَاَعُوذُ بِعَظَمَتِكَ اَنْ أُغْتَالَ مِنْ تَحْتِى

“Ey Allâh! Muhakkak ben Senden dünya ve âhiret hususunda âfiyet isterim. Ey Allâh! Şüpehiz ki ben Senden, (günahlarım için) af (ve mağfiret), dinim ve dünyam, ailem ve malım hususunda da âfiyet isterim.

Ey Allâh! Ayıplarımı ört, korkularımı emniyete çevir. Ey Allâh! Beni önümden ve ardımdan, sağımdan ve solumdan, bir de üstümden (gelecek tüm musibetlerden) koru. Altımdan (gelecek zelzele gibi âfetlerle) helâk edilmemden de Senin azametine sığınırım.”

Rasûlüllâh (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)şöyle buyurmuştur: “Herkim üç kere:

لاَاِلَهَ اِلاَّ اللَّهُ الْحَلِيـــمُ الْكَرِيــــمُ سُبْـــحَانَ اللَّهِ رَبِّ السَّمَوَاتِ السَّبْعِ وَرَبِّ الْعَرْشِ الْعَظِيمِ

‘Halîm ve Kerîm olan(; kullarına ceza vermekte aceleci olmayan ve çok büyük lütf-u kerem sahibi olan)Allâh-u Te’âlâ’dan başka hiçbir ilâh yoktur. Yedi kat göklerin Rabbi ve büyük Arş’ın Rabbi olan Allah’ı (tüm noksan sıfatlardan tenzîh ve) tesbîh ederim.’ derse, Kadir Gecesine yetişmiş kimse gibi olur.”

İmâmı-ı Üchûrî, (Rahimehullâh) Kadir Gecesinde bu kelime-i tevhîdi okumanın fazileti hakkında özel bir bab açmış ve bu hadîs-i şerîfı şöyle nazmetmiştir:

ويَنْبَغِي لِلشَّخْصِ اَنْ لاَ يَتْرُكَا
مَقَال ذِي بِلَيْلَةٍ لِيُدْرِكَا
مَا مَرَّ مِنْ فَضْلٍ مِنْ اللهِ الْعَظِيمِ
فَدَائِماً يَكُونُ فِى الْخَيْرِ الْمُقيِمِ

Bir şahsın hiçbir gece bu zikri,
Bırakmaması gerekir ki, ulaşsın.
Büyük Allâh’ın anlatılan fazlına,
Bir de daima sürekli hayırda dolaşsın.
(Fedâil-ü Şehri Ramazân, sh:176-178.)

Ebû Osman Hazretleri sohbet meclislerinde ve diğer zamanlarda çok kere:

عَفْوَكَ يَا عَفُوُّ، فِى الْمَحيَا عَفْوَكَ، وَفِى الْمَمَاتِ عَفْوَكَ، وَفِى الْقُبُورِعَفْوَكَ، وَعِنْدَ الْنُّشُورِعَفْوَكَ، وَعِنْدَ تَطَايُرِ الْصُّحُفِ عَفْوَكَ، وَفِى الْقِيَامَةِ عَفْوَكَ، وَفِى مُنَاقَشَةِ الْحِسَابِ عَفْوَكَ، وَعِنْدَ مَمَرِّ الْصِّرَاطِ عَفْوَكَ، وَفِى جَمِيعِ اللأَحْوَالِ عَفْوَكَ يَا عَفُوُّعَفْوَكَ

“Ey (son derece affeden) Afüvv! Hayatta da affını isterim, ölümde de affını isterim, kabirlerde de affını isterim.
Kabirden çıkışta da affını isterim, amel defterleri uçuşurken de affını isterim.
Kıyamette de affını isterim, hesap münakaşasında da affını isterim.
Sırattan geçerken de affını isterim, mizanda da affını isterim, tüm hâllerde de affını isterim.
Ey (son derece affeden) Afüvv! Ben daima Senin affını isterim.”
 derdi.

Vefatından birkaç gün sonra, mânâ âleminde görüldüğünde, kendisine:
“Dünyadaki amellerinden hangisi ile faydalandın?” denildi. O da: “Affını isterim! Affını isterim!”sözümle” diye cevap verdi. (Beyhakî, Şu‘abu’l-Îmân, Sıyam, No:3429, 5/282, Fedâilü’l-Evkat, No:115, sh:258-259)

Zührî (Radıyallâhu Anh)dan rivâyet edilen bir hadîs-i şerîfte Rasûlullâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: “Her kim üç kere:
‘Halîm ve Kerîm olan(; kullarına ceza vermekte aceleci olmayan ve çok büyük lütf-u kerem sahibi olan) Allâh-u Te‘âlâ’dan başka hiçbir ilâh yoktur.

Yedikat göklerin Rabbi ve büyük Arş’ın Rabbi olan Allah’ı (tüm noksan sıfatlardan tenzîh ve) tesbîh ederim’ derse, Kadir Gecesine yetişmiş kimse gibi olur. (Ali el-Müttakî, Kenzü’l-Ummâl, No:3867, 2/226)

İktibâs: Ramazân-ı Şerîf Risâlesi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir